23 Aralık 2013 Pazartesi

Alman Köşesi

Koblenz Deutsches Eck

Deutsches Eck ("Alman Köşesi"), Koblenz'de Moselle ile Ren nehirlerinin birleştiği yerdir. 1897'de, Alman İmparatoru I. Wilhelm, ölümünden dokuz yıl sonra, burada dev bir atlı heykel ile onurlandırılmıştır. Heykelde bir Alman şiirinden alıntı yapan bir yazı da vardır: "Nimmer wird das Reich zerstöret, wenn ihr einig seid und treu" (İmparatorluk hiç bir zaman yıkılmayacaktır, siz birlikte ve sadık kaldığınız sürece).1945'te heykel bir Amerikan topçu mermisi tarafından ağır hasara uğratılmıştı. Kısa süre sonra ise tamamen yıkıldı. 1949'da Federal Almanya Cumhuriyeti ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla, ülke kapitalist batı ve komünist doğu olarak ikiye bölündü. Birleşik bir Almanya dileğini ifade etmek isteyen cumhurbaşkanı Theodor Heuss Alman Köşesi'ni bir Alman birleşme anıtına dönüştürdü. Tüm eski Alman Länder (devlet) bayrakları, Silezya, Doğu Prusya ve Pomeranya da dahil, buraya yerleştirildi. Eski atlı heykelin yerine de bir Almanya bayrağı konuldu.Berlin Duvarı'nın Kasım 1989'da yıkılmasından sonra, duvarın üç parçası anıtın yanına konuldu. 3 Ekim 1990'da yeni federal eyaletlerin amblemleri de buraya eklenmiştir.




Yolculuğumuzun son durağı olan Deutsches Eck...

Semperoper

Semperoper
Semperoper Saksonya Dresden Devlet Operası'nın opera binası, Saksonya Devlet Orkestrası Dresden'in (Sächsische Staatskapelle Dresden) konser salonudur. 1841 yılında mimar Gottfried Semper tarafından inşa edilen Semperoper mimarisinde Erken Rönesans, Barok ve Klasik Yunan Stili'nin izlerini taşımaktadır.Opera binası Elbe Nehri'nin kıyısında, Tiyatro Meydanı'nda (Theatherplatz) bulunmaktadır.Bir yangın sonucu yıkılan ve 1869 yılında tekrar inşa edilen Semperoper, II. Dünya Savaşı öncesindeki yıllarda Richard Strauss'un pek cok eserinin prömiyerlerine ev sahipliği yapmıştır. Savaşın son haftalarındaki bombardıman esnasında bina tekrar yıkılmıştır. Yeniden inşası ise tam kırk yıl sonra 13 Şubat 1989 tarihinde gerçekleşmiştir. Demokratik Alman Cumhuriyeti döneminde Doğu Almanya'nın sanata olan düşkünlüğünü göstermek için restorasyonda büyük çaba harcamış ve dünyanın en güzel opera binalarından birini yaratmişlardı. Restorasyondan kısa bir süre sonra duvar yıkılmış, Doğu ile Batı Almanya birleşmiştir.








              Semperoper'e gitmeden olmaz:) 

Müncher Stadtmuseum

Müncher Stadtmuseum
Erasmus Grasser'in muhteşem gotik üslubuyla kentin ortaçağdan  bugüne gelişimini izleyeceğiniz müze,Münih'in farklı karakterlerini yansıtmaktadır.Altes Rathaus'tan getirilmiş olan,1480 yapımı bir grup yapımı ahşap oyma heykelcik olan Morris Dansçıları, müzenin bir bölümü olan Moriskenraum'da sergilenmektedir.Müzede Münih'in tüm tarihi ;harita,maket ve fotoğraflarla ilk katta sergilenmektedir.İkinci katta ise farklı üsluplara göre dekore edilmiş yirmi oda bulunmaktadır.Biedemer mobilyalarıyla ya da daha zarif olan Judenstil tarzı mobilyalarla döşenmiş mutfaklar,yatak odaları ve oturma odaları görebilirsiniz.19.yy burjuva evleri, 18.yy şarap tavernası ve asıl bir ressamın atölyesi;mutlaka görmeniz gerekenler arasındadır.Alman moda tasarımının merkezi olan Münihte 17.yy'dan itibaren yapılmış olan koleksiyonları inceleyerek bu tarihe tanık olabilirsiniz.Üçüncü katta ise dünyadaki benzerlerinin en büyüklerinden biri olan Kukla Koleksiyonu'na hayran kalacaksınız.Bavyera,yıllardan beri;el kuklası,gölge oyunu ve mekanik oyuncak üretiminin geleneksel merkezi olmuştur.





İçeri girmek isteyen?? 


21 Aralık 2013 Cumartesi

Berlin Hayvanat Bahçesi

Zoologischer Garten
Almanyanın en eski hayvanat bahçesi,Berlin şehrinin Tiergarten semtinde yer almaktadır.Aynı zamanda ülkenin en popüleri olan Zoologischer Garten ,1844 yılında açılmıştır ve 35 hektarlık bir alana yayılmıştır.Dünyanın en fazla sayıda canlı türüne sahip bu bahçesi,1400den fazla türe ve 14.000'in üzerinde hayvana ev sahipliği yapar.Bu çeşitlilik ,Berlin Hayvanat Bahçesini dünya çapında bir üne kavuşturmuştur.Öyle ki burayı yılda ortalama 3.5 milyon kişi ziyaret etmektedir.Merkeze, 1913 yılında eklenen akvuryumda ise 9.000'den fazla yaşamaktadır.Ku'damm2ın kuzeyinde, şehrin göbeğinde yer alan bu köşeye iki farklı kapıdan ulaşılabilir.Fil ve Aslan kapıları.Bu kapılarda içeriye adım attığınızda ise hayvanları canlı dünyası sizi karşılayacaktır.Tüm dünyanın tanıdığı kutup ayısı Knur ve panda Bao Bao ,bahçenin göz bebekleridir.




Hayvanlar alemiyle gezimize devam ediyoruz





Yıkık Kilise

Kaiser-Wilhelm-Gedächtniskirche- Yıkık Kilise
Kudam'da ,Breitsheidplatz Meydanının ortasında Berlin şehrinin bir başka simgesi yer almaktadır.Bu kilise,şehrin mimari yapısının II.Dünya savaşından ne kadar çok etkilendiğinin bir kanıtıdır.Savaş esnasında kilise kulesinin tepesi tahribata uğramış ,orjinal yüksekliği 113m olan kule,tahribatın ardından 63 metre yüksekliğe inmiştir.Bu yüzden kilise,Berlinlilere hem savaş günlerini hatırlatır,hemde barış ve huzuru simgeler.
Kaiser-Wilhelm-Gedachtniskirche, 1891-95 yılları arasında I.Wilhelm'in anısına inşa edilmiştir.Fakat yapının şimdiki haline bakıldığında meydana gelen değişiklikler kolayca gözlenebilir.1943 yılındaki bombardımanda ,kilisenin kulesinin tepesi yıkılmış ve yapı ''yıkık kilise22 olarak anılır olmuştur.İleriki yıllarda buraya çan kulesi ile yeni ibadet odaları eklenmiş ve Kaiser-Wilhelm-Gedachtniskirche son halini almıştır.Kilisenin iç tasarımında ise rölyef,friz ve mozaikler dikkat çekmektedir.Özellikle Hz.İsa'nın betimlendiği mozaik görülmeye değerdir.





Gelin bu tarihi kiliseye daha yakından bakalım??


20 Aralık 2013 Cuma

Alexanderplatz

Alexanderplatz
Şehrin bir diğer görülmeye değer meydanı Budenburg kapısı ve Reichstag'ın doğusunda bulunmaktadır.İsmini Rus Çarı I.Alexander'dan alan Alexanderplatz,geçmişinde hem şiddet olaylarının yaşandığı hem de barış ve özgürlük nidalarının atıldığı bir meydan olmuştur.Berlinliler, bu meydana kısacası Alex derler.19.yüzyılda inşa edilen bir istasyon ve birçok kişinin alışveriş yaptığı bir halk pazarı sayesinde,meydan,şehrin büyük ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir.20.yüzyılın başlarında ise Potsdamer Platzla birlikte Berlin gece hayatının en hareketli merkezi olmuştur.Şimdide ise meydandaki turistik destinasyonlar ,burayı turistik bir mekan yapmaktadır.
Alexanderplatz'ın simgesi 368 m yüksekliğindeki Fernsehturm(televizyon kulesi)'dir.Berlinin en yüksek binası olan kule,1965_69 yılları arasında Doğu Berlinli mimarlar tarafından inşa edilmiş ve zaman içinde , bir televizyon kulesinden çok yılda neredeyse 1 milyon kişinin ziyaret ettiği turistik bir destinasyona dönüşmüştür. 203 m yüksekliğindeki gözlem odası ve 207 m'deki 30 dakikada bir dönme hareketi gerçekleştiren restorant;yapının en gözde mekanlarıdır.Gözlem odalarının ve restorantların da içinde bulunduğu küre,özellikle 2006 Dünya Kupası esnasında futbol topu şeklinde kaplanarak oldukça popüler olmuştur.
Alexanderplatz'ın ortasında tarihi bir çeşme yer almaktadır.1891'de yapılan Neptunbrunnen Çeşmesinde ,tanrı Poseidon ile etrafındaki 4 kadın görülmektedir.Bu kadınlar;Almanya'nın dört ana nehri olan Elbe,Ren,Viatula ve Oder'i simgelemektedirler. Çeşmenin kenarları dinlenmek isteyenlerin gözdesidir.





 5.Durağımız Alexanderplatz